2006 Haziran ayının başlarında İstanbul’un kalbi Beşiktaş’ta babamın yönlendirmesiyle Taraça Cafe’de işe alındım. Aşçılığın çıraklık aşamasındaki uzun vardiyalar beni zorlasa da zamanla ürünleri tanıyıp, pişirme aşamasına geçtikçe mesleği sevmeye başladım.
Ben de mesleğe yeni başlayan tüm şefler gibi en alttan başlayarak, sonsuz görünen tekrarlarla her şeyi yavaş yavaş öğrendim.
Kariyerim boyunca yüksek eğitimli küçük ordulara sahip birçok değerli şeflerle çalıştım. Şimdi ise inanılmaz profesyonel aşçılar ve gelecek vaat eden çalışkan çıraklardan oluşan bir orduya sahibim.
Uzun lafın kısası ben bir şefim ve pişirmek zorundayım.Bazı günler kendimi bir tencere dana kemiği suyunda boğmak istesem de (!)